Bir binanın mimarisi dikkatinizi çekecek ilk noktalardan biridir. Eğer bina mimari olarak çekiciyse çoğunlukla bir kenti yansıtan ve dünyanın dört bir yanından turistler tarafından ziyaret edilen bir yer haline gelir. Unutulmaz bina tasarımları kolayca tanımlanabilen belirli mimari tarzlar içerir. Bu mimari öğeler tasarım projelerine ilham kaynağı olarak tasarımın ilkelerini benimseyen mimarlık ve tasarım danışmanları tarafından kullanılır. İşte dünya çapında birçok yapıda uygulanmış mimari tarzlar ve barok tarzı mimari yazımızda sizleri bekliyor.

Mimari Tarzlar

Tarih boyunca süregelmiş pek çok mimari tarzlar her dönemde kendini yansıtmıştır. Tarihteki en etkili mimari tarzlardan ve hareketlerden bazılarının özelliklerini sunuyoruz.

1. Klasik Mimari

Klasik mimari, Yunanistan’da MÖ 7. ve 4. yüzyıllar arasında görülmektedir. Düzen, geometri ve simetri ilkeleriyle tasarlanan taştan inşa edilmiş önemli dini tapınaklarıyla tanınır. Klasik mimarinin en dikkat çeken eseri Parthenon’dur. MÖ 5. yüzyılda Atina Akropolü’nde inşa edilen bu yapı, çarpıcı özellikler sergilemektedir. Sütun dizisini ve başlıklarını destekleyen bir temel üzerine inşa edilmiştir. Klasik mimari, antik Yunanistan ve Roma’da belirgin kullanılan stili ifade eder. Bu mimari tarzlar bir şablon kullanarak yapılar inşa eder. Klasik mimari tapınak, dikdörtgen bir muhafaza ya da sütunlarla çevrili olarak karşımıza çıkar. Yunan sütun düzeni, Dor, İyonik ve Korint, bu mimarinin tanımlanabilir unsurlarından bazılarıdır. Bu unsurları Roma mimarları takip etmiştir. Özellikle Korint, birçok Roma binasında daha çok tercih edilen stildi. Klasik mimarinin en önemli örneklerinden bazıları Atina’daki Akropolis ve Roma’daki Kolezyum’dur.

2. Gotik Mimari

Gotik mimari, Fransa’da geç Orta Çağ’da 900 ile 1300 yılları arasında ortaya çıkmıştır. Fransız işi (Opus Francigenum) olarak adlandırılan bu mimari tarzlar zamanla uluslararası bir stile dönüşmüştür. Gotik ismi Aydınlanma döneminde kendini gösterdi. O zamanda tasarlanan dikey ve heybetli mimariye gönderme yapmak için. Genellikle Gotik eserler, dini yapılarda karşımıza çıkar. Örneğin ogival kemerli ve kaburga tonozlu kiliseler ve katedraller. Fransız Gotik mimarisinin en ünlü örneklerinden biri Fransa’daki Notre-Dame’dır. Pek çok Gotik bina, Notre Dame Katedrali ve Reims Notre-Dame Katedrali gibi UNESCO Dünya Mirası alanı olarak kabul edilir. Avrupa’nın en tanınmış kiliselerinden bir kısmı Gotik mimariye sahiptir. Uzun zamandır hâkim olan bu mimari, Fransa’da başlamış ve tüm kıtaya yayılmıştır. Bu mimari de üç ana özellik tasarımı karakterize eden bir taş işçiliği karşımıza çıkar. Bu özellikler; keskin sivri kemer, nervürlü ve tonozlu sütunlar ve uçan payanda. Gotik mimariyi kullanan diğer öne çıkan örnekler ise şunlardır; İtalya’da Milano Katedrali, İngiltere’de Canterbury Katedrali, Almanya’da Köln Katedrali, Paris’te St. Denis Bazilikası ve İngiltere’de Salisbury Katedrali’dir.

3. Barok Mimari

16. yüzyıldan itibaren Avrupa’da başlayan Barok mimarisi, dini yapılarda görülebilir. Dramatik bir anlam oluşturmak için süslemeler ve unsurlardan yararlanan bu mimari tarzlar, açık ve koyu zıtlıklarla, yapısal öğeleri dekorasyon için bir zemin olarak gördü. Bu mimarinin ilk örneklerinden biri, gerçek Barok cepheye sahip olan Roma’daki Gesu Kilisesi’dir. Bu mimari İtalya’da ortaya çıkmıştır. Duyulara hitap etmek için tasarlanmış duygusal ve dramatik bir tarz olarak bilinmektedir. Barok mimari tarzlar ovaller gibi kıvrımlı formların dışında hareketi çağrıştıran içbükey ve dışbükey formları da içermektedir. Çarpıklık bu mimarideki başka bir önemli özelliktir. Bu tarzda kırılmış, uzatılmış veya manipüle edilmiş figürler görebilirsiniz. Barok mimari örneklerinden bazıları şunlardır; Fransa’daki Versay Sarayı, Viyana’daki Schönbrunn Sarayı, Londra’daki St. Paul Katedrali ve Vatikan’daki St. Peter Meydanı.

4. Neoklasik Mimari

18. yüzyıldan itibaren Neoklasik mimari, Klasik Yunan ve Roma binalarındaki mimari tarzları canlandırmaya çalıştı. Sosyal ve ekonomik bağlamı, Avrupa’daki sanayi devrimi ve üst orta sınıf öğrencilerin başlattığı bir dönemle dünyayı dolaşarak eski eserlerle temasa geçmeleriyle ilişkilidir. Avrupa kültürel üretiminin canlanması, Barok mimarisine cevap niteliğinde rasyonel simetriye yönelik bir mimari tarz getirdi. Bu mimari 19. yüzyıla kadar devam etmiş ve pek çok ülkede kendini göstermiştir. Neoklasik mimari, Klasik mimarinin yeniden canlanmasıdır. Bu tarz Yunan ve Roma formlarını oldukça andırıyor. Dolayısıyla Yunan ve Roma tapınaklarına benzeyen 18. yüzyıl binaları karşımıza çıkmaktadır. Neoklasik mimari zarif çizgiler, temiz düzenli görünüm, bağımsız sütunlar ve devasa binalar ile kendini gösterir. Neoklasik mimari örneklerden bazıları şunlardır;  Liverpool’daki İngiltere Bankası Binası, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Beyaz Saray ve Dublin’deki Genel Postane.

5. Art Nouveau

Art Nouveau, mimariden resme, mobilya tasarımına kadar pek çok disipline rehberlik etti. Avrupa’da görülen eklektik tarzlara bir tepki olarak mimaride dekoratif unsurlarla kendini gösterdi. Bu mimari tarzlar kıvrımlı çizgilerle dolu binalar, bitkiler, çiçekler ve hayvanlar gibi organik şekillerden ilham aldı. İlk binaları Belçikalı mimar Victor Horta tarafından tasarlandı. En sembolik örnekleri Fransız Hector Guimard tarafından kaleme alınmıştır.

6. Viktorya Dönemi Mimarisi

Viktorya mimari tarzı, İngiltere Kraliçesi Victoria dönemi sırasında tasarlanan binaları ifade eder. Diğer mimarilerden farklı olarak, Viktorya dönemi tek bir özel tasarımla sınırlı değildir. Gotik, Romanesk ve Tudor unsurlarının yeniden canlandığını gören geniş bir terim olarak kullanılır. Viktorya dönemi mimarisi, sanayi devrimi sırasında ev tasarımlarına uygulandı. İngiltere, ABD ve Avustralya’daki çok sayıda ev bu mimariyi kullandı. Viktorya dönemi bir evin özellikleri; ayrıntılı süslemeler, canlı renklere ve asimetrik tasarımlara sahip bir görünümdür. Victoria dönemi mimarisi örneklerinden bazıları şunlardır; Wight Adası’ndaki Osborne House, Londra’daki Westminster Sarayı ve Royal Albert Hall, İskoçya’daki Balmoral Kalesi ve California’daki Postcard Row’dur.

7. Modern Mimari

Modern mimari, 20. yüzyılın ilk yarısında öne çıkan birkaç farklı stili kapsayan bir tasarımdır. 2. Dünya Savaşı sonrasına kadar pek çok mimar tarafından uygulanan bir tarzdır. Modernizm Almanya’da Bauhaus, Fransa’da Le Corbusier, ABD’de Frank Lloyd Wright ile başladığı söylenebilir. Modern mimari formun sadeliğini, temiz yapıyı ve işlevi forma tercih eder. Frank Lloyd Wright ve Le Corbusier 20. yüzyılın en tanınmış mimarlarındandır. Modern mimarinin örneklerinden bazıları şunlardır; ABD’de Frank Lloyd Wright’ın Fallingwater evi, Le Corbusier’in Fransa’daki Villa Savoye’si ve Ludwig Mies Van Der Rohe’nin Berlin’deki Neue Nationalgalerie’si.

8. Post-Modern Mimari

Modern mimarinin kemer sıkma ve katılığa tepki olarak Post-Modern mimarlar bu tasarım hareketini 1960’larda başlattılar. Post-modern tasarımlar, modernist tarzların desteklediği temiz çizgiler yerine binalara sanatsal süslemeler ve dekoratif unsurlar ekledi. Post-modern mimari tarzlar tek bir tipe indirgenmeyi reddetti. Bu yüzden tasarımlar mimari tarzların bir karışımından ilham aldı. Robvert Venturi tarafından tasarlanan Pennsylvania’daki Vanna Venturi Evi, post-modern mimari akımının öne çıkan yapılarından biridir. Ayrıca İspanya’daki Guggenheim Müzesi ve Prag’daki Dans Eden Ev de önemli örneklerdir.

9. Neofuturist Mimari

Neofütürizm, geleceğe daha idealist bir yaklaşım olarak görülen bir mimari tarzdır. Tasarımlar, daha önce yapılmamış gibi görünen formlar ve yenilikçi yapılar oluşturmak için yeni teknolojilerden oldukça yararlanıyor. Neofütürist mimarinin en tanınmış mimarlarından biri, Zaha Hadid’dir.  Hadid, Glasgow’daki New Riverside Müzesi, Hyde Park’taki Serpentine Sackler Galerisi, Japonya’daki 2020 Tokyo Olimpiyat Stadyumu gibi projeleriyle tanınıyordu.

10. Bauhaus Mimari

Bauhaus mimari, 20. yüzyılın başında ilk tasarım okulunda karşımıza çıkar. Sanat ve tasarım okulu W. Gropius tarafından kurulmuştur. Bu sanat ve tasarım okulu güzel sanatları, resim ve heykel gibi uygulamalı sanatları bir araya getirmek için kuruldu. Mobilya tasarımından plastik sanatlara ve Almanya’daki avangart duruşa uzanan bir mimaridir. Endüstriyel üretim ve ürün tasarımı arasındaki ilişki, okulun mimari tarzı için öneme sahipti. Walter Gropius, devrim niteliğindeki yöntemlerini uygulamış ve bu ilkeleri işlevsel çalışmalarında uygulamıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir